Merkezi Hekim Randevu Sistemi’nde (MHRS) yapılan düzenleme kamuoyunda büyük bir tepkiye yol açarken 25 yaş altı kadınların jinekoloji randevusu alabilmesi için "evli" olmaları koşulu getirildi. Söz konusu uygulama vatandaşları ve meslek örgütlerini ayağa kaldırdı.
Merkezi Hekim Randevu Sistemi’nde (MHRS) yapılan yeni düzenleme, eleştiri oklarının hedefi oldu. 25 yaşın altındaki kadınlar, sadece evli olmaları halinde jinekoloji (kadın hastalıkları ve doğum) polikliniklerinden randevu alabiliyor. Sistem üzerinden randevu almaya çalışan hastalar, “25 yaş altı evli, 25 yaş üstü tüm kadınlara (gebelik harici) bakılmaktadır” uyarısıyla karşılaşırken söz konusu uygulamaya tepki yağdı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, söz konusu uygulamanın kadınların sağlık hizmetlerine erişimini kısıtladığını vurguladı ve yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, "Ayrımcılığa uğramadan, eşit ve ücretsiz sağlık hizmeti almak tüm kadınlar için haktır. Randevu sistemindeki evli/bekar ayrımı kalkıncaya kadar konunun takipçisi olacağız" ifadelerine yer verildi.
“SAĞLIK ÇALIŞANLARI AHLAK ZABITASI GİBİ TOPLUM SAĞLIĞI ZARAR GÖRÜR”
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Levent Doğancı ise, söz konusu uygulamanın insan haklarına ve tıp etiğine aykırı olduğunu ifade ederek "Sağlık çalışanları ahlak zabıtası ya da İran’daki din polisi gibi davranırsa toplum sağlığı büyük zarar görür. İnsanlar hastalıklarını gizlemeye başlar" sözlerini sarf etti.
“18 YAŞINI GEÇMİŞ HER BİREY ERİŞKİNDİR”
Prof. Dr. Levent Doğancı, açıklamasının devamında uygulamayı hem bireysel hak ihlali hem de toplum sağlığını tehdit eden bir karar olarak niteledi ve “18 yaşını geçmiş her birey –ister kadın ister erkek– hem hukuk hem tıp açısından erişkindir. Evli ya da bekar olması, cinsel yaşamı yalnızca o kişiyi ilgilendirir. Erişkin bir hastanın jinekolojik rahatsızlığına tıbbi destek verilmemesi, sadece bireysel değil, cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından bakıldığında toplum sağlığına da ciddi tehdit oluşturur.” ifadelerini kullandı. Doğancı, söz konusu uygulamanın tıbbi etikle bağdaşmadığını ve özel hayatın gizliliğini ihlal eden bu düzenlemenin cezai boyut taşıyabileceğini de ifade etti.

"Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."
ATATÜRK